tarafından

Yağmur rahmeti ve yağmurda yazmak

Keşke yağmur kadar anlamlı olsaydı hayatımız. Keşke kendime bu kadar yabancılaşmasaydım,
bu kadar boş olmasaydı her şey. Boşa kürek çekmek ne kadar akim ve dibi delik bir kabı
yağmurun altına dolsun diye koymak ne kadar anlamsızsa yazı yazmak ve vazgeçememek te o
kadar boş ve belki anlamsız. Hayatını dolduracak başka bir şey bulamıyorsan eğer, yok yere
sarılırsın bu sayfalara ve süslü sözlerle kendini kandırırsın. Oysa bir yağmur ki şu günlerde inen;
ılık ve seni tatlı tatlı okşayan, serin ve nefesini ferahlatan. Onun kadar hoş bir gerçek varken,
başka seslere kulak vermek küfran-ı nimetten başka bir şey değil…Seni istiyorum yağmur,
senin gibi olmak istiyorum, duru ve temiz…
Ve belki artık yazmak……yazmak…..istemiyorum…..
Sanki bir türkü onun mırıltısı. Sanki ruhanilerin
gökyüzünden inmiş ve tecessüm etmiş hali. Nazikçe
yağdığı zaman ne kadar zarif ve yalın. Şiddetli yağdığı
zaman da ne kadar hızlı ve ürkütücü. Gel ey yağmur! İşle
bizim iliklerimize kadar. Doldur boşalan gönlümüzü
rahmetle, ki başka bir şeyle dolmasın. Seni gönderen ne
kadar cömert, ne kadar merhametli… Bizlerse o kadar
bencil ve o kadar nankörüz…Biraz geciksen, yağmasan
bir süre acaba biz zavallı, aciz insanların ve bütün
canlıların hali nice olur? Sana, seni verene ne kadar
muhtacız?
Gök delinmiş gibi yağan yağmur… Sokaklarda insanlar
bir yerlere kaçarken, veya saçak altlarında bekleşirken
onlara acaba neler hissettiriyor? Neler düşünüyor
insanlar yukarıdan aniden inen rahmaniyeti soluklarken? Simsiyah bulutlar karartırken
gökyüzünü,çoğu zaman hikmetini anlamaktan aciz kaldığımız bir kudretin kendini bizlere
hatırlatması ne kadar da diriltici vazife görüyor tembel nefislerimize.

Her bir yağmur damlası meğer ne yüklü vazifelerle iniyor yeryüzüne. Taa kilometrelerce
yüksekten indiği halde bizlere zarar vermemesi, acıtmaması sonsuz bir rahmetin varlığına en
güzel delillerden biri. Her bir yağmur damlasının getirdiği mesaj, o dupduru, tertemiz haliyle belki
bizlerin de günahla kirlenen ruhumuzu temizlememiz gerektiğini, bir yağmur damlası gibi arınmış
hale girmemiz gerektiğini söylüyor. Toprak ve hava mis gibi kokarken gökten inen rahmet
gerçekten de rahmet olduğunu bize gösteriyor. Ne güzel isim vermiş büyüklerimiz rahmet diye.


Temizliyor havayı, yeryüzünü. Ciğerlerimiz de o havayla temizleniyor. Biraz sonra hava açıyor.
Güneş bulutların arasından sevecen yüzüyle gülümsüyor bizlere.
Yağmur ve toprağın buluşması aşık ve maşukun buluşması gibi. Onlar birbiri olmadan duramaz.
Yağmur koşar yukarılardan, toprak bağrını açar sevgilisine. Bizlere de bu iki sevgiliyi seyredip,
tefekkür etmek düşer.

Yorum bırakın